12 Mart 2009 Perşembe

bir bilen var mı biz neredeyiz

BİZ NEREDEYİZ?

“Ne Yemen biraz öncemiz diyelim; ne biraz sonramız Meksika”
İsmet Özel mısralarıyla başlıyorum söze. Yazacaklarımın kanıtı olsun diye bekli de. Belki de anlatmak istediğim kısa ve öz vurgulanıyor burada. Biz neredeyiz sizce? Hangi medeniyetin havasını soluyor, hangi medeniyetin hayatını yaşıyoruz? Doğu’da mıyız Batı’da mı? Yoksa Doğu-Batı arasında köprü vazifesi mi görüyoruz? Evet stratejik (coğrafi) olarak öyle ama hayata bakış tarzı olarak bu böyle olmamalı. Yoksa beynimize yerleşen bu arada kalma durumu yüreğimize de mi yerleşti? Eğer öyleyse çok yazık! Tarihimize yazık, inandığımız dinimize yazık, konuştuğumuz dile, anamıza-babamıza-atamıza yazık… Geçirdiğimiz ömre yazık! Eğer aradaysak çok yazık! Biz yokuzdur, tarihte de hiç yaşamamışızdır. Varlığımız menfaat uğrunadır, insanlığa hiçbir fayda sağlayamamışızdır. Hatta bir “hiç” olmuşuzdur, faydayı bırakın zarardan başka bir getirimiz olmuyordur. Biz hiç değiliz ki, biz Osmanlı’yız, biz Müslüman’ız, biz gerçek birer insanız. Biz arada kalanlarda olmamalıyız. Yine İsmet Özel Na’atında: “dönünce bütün gövdesiyle döndü” diyor ve arada kalanlara yazıklığı vurguluyor. Peygamberimiz (s.a.v)’i örnek alıyoruz, almalıyız da. Onun gibi dosdoğru olmalıyız. Bir oradan bir buradan olmamalı, gerektiği gibi yaşamalıyız.
Peki Batı mıyız biz? Kimileri Batı’ya dönse de yüzünü eğer bir kişi bile sırtını dönüyorsa ona, biz Batı da değiliz. Biz yoldan çıkmadık, ahlaki değerlerimizi kaybetmedik, sapıklığa uğramadık… Arada bunları yapan bazı karaktersizler, insan olmanın farkına varamamışlar ve yüzlerine bakılınca insanlığı unutturanlar olsa da yine de biz Batı değiliz. Akif’in güzel tasviri gibi “tek dişi kalmış canavar” da değiliz.
Biz biziz. Yolumuz belli, başımız belli, sonumuz da feci değil. Biz Batı tabiriyle Doğu değiliz, biz İslam’ız. Eğer çok ısrar ederlerse kırmayız onları, evet biz Doğu’yuz. Bizim medeniyetimiz insan medeniyeti. Dünya üzerinde yaşanabilecek tek medeniyet. İnsan eliyle değişmeyen, insanı değiştiren bir medeniyet bizimki. Doğruyu emredenin doğru gördüğü medeniyet. Tarihimizi yaşadığımız, yaşayacağımız bir medeniyet. Doğu Medeniyeti… yani biz…
Biz farkımızı dinlediğimiz müzikle, çizdiğimiz resimle, okuduğumuz kitapla, yazdığımız şiirle, izlediğimiz filmle, giydiğimiz kıyafetle, oturduğumuz evimizle, gittiğimiz köyümüzle, yediğimiz yemekle, kullandığımız eşyayla, saçımızın rengiyle, bize verilen isimlerle… ortaya koyarız. Biz oturuşumuzla, kalkışımızla, evden çıkışımızla, bakışımızla, baktığımızı görüşümüzle, karşıdakini selamlayışımızla, verdiğimiz sözlerle, kullandığımız kelimelerle farklıyız. Biz yüreğimizle farklıyız!
Biz tarihimizi bilir, tarihimizle yaşarız. Dünümüz bugünümüz, bugünümüz yarınımız olur. Biz yarını ve yarından sonrayı da düşünürüz. Biz dünyaya yaşamaya değil, inanmaya gelmişizdir.
Ve Sezai Karakoç’un dediği gibi:
“Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder