9 Ocak 2011 Pazar

7 Güzel Adam

MEHMET AKİF İNAN

“Şiir, edebin muallimidir. Hayânın çocuğudur. Has­sasiyetin anasıdır. Ehl-i dilin yoldaşıdır. Yüreğin ter­cümanıdır, kalbin sesidir. Aklın en sadık yoldaşıdır, rehberidir.”
Çok yönlü bir insan olan M.Akif İnan 1940 Urfa doğumludur ve 21.yüzyılın ilk günlerinde Hakk’ın rahmetine yine Urfa’da kavuşmuştur. Altmış yıllık ömrüne pek çok şeyi sığdırmayı büyük bir itina ile başarmıştır. Çünkü onun için hayat budur. Şiir yazmak, şair olmak, yazar olmak, dergi çıkarmak, sendika başkanlığı yapmak, hocalık yapmak… Ve vefatından sonra da yaşamak onun gönlüyle iş yaptığının asli delilidir. Geriye kalan eserleri, bestelenen şiirleri, yaptığı önemli konuşmaları Akif İnan’ın erdeminin delillerini tükenmez bir mum ışığıyla sunar geride kalanlara. İşte o, bu yüzden “güzel” bir adam!
Eserleri; deneme: Din ve Uygarlık, Edebiyat ve Medeniyet Üzerine; şiir: Tenha Sözler, Hicret; bestelenmiş bazı şiirleri: Mescid-i Aksa, Umut Gazeli, Yürek Gazeli…


ERDEM BEYAZIT

“Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm”
Sebeb Ey şairi Erdem Beyazıt’ın mısraları taze kaybımızı daha iyi ifade edecektir. 2008’in yaz aylarında kaybettiğimiz “ünlem şairi” ölümün bize ne yapacağını bizatihi gösterdi. Demek ki yazmak dahi yetmiyordu onun yüreğinden taşan sevdalara, coşkulara, umutlara. Daha çok şair olarak hafızalara kazınan Beyazıt’ın gezi izlenimleri de bulunmaktadır. Kaleminden yüreğine her şey akar. İslami bir motifle işlediği mısralar, kelimeler gerçek bir ustalığın ürünüdür. Erdem Beyazıt gibi bir şair bin yılda bir gelir olacak ki “güzel” insanlardan biri bu kadar derinden seslenir gönüllere…
Şiirlerinden bazıları; Aşk Risalesi, Yok Gibi Yaşamak, Ölüm Risalesi, Savaş Risalesi, Sebeb Ey, ‘Sana, Bana, Vatanıma, Ülkemin İnsanlarına Dair’, Kar Altında Hüzün Denemesi...

CAHİT ZARİFOĞLU

“Ne hikmettir bilinmez, ben genç kuşağın yayınlanmış şiirlerinden çok yayınlanmamış şiirleriyle ilgilendim hep. Lütfen bu söylediklerimi ciddiye alın. Espri olsun diye söylemedim. Kendim için de öyle çıkacak şiirlere bakıyorum. İleriye bir temenni, bir bekleyiş bu. Bunun dışında biraz önce genel olarak şiir okuyamadığımı söylemiştim. Gençlerin şiirleri içinde aynı şey söz konusu. Ama özellikle onlara dönük bir olay değil bu. Buna rağmen, size tuhaf gelecek, onların neler yazdıklarını da biliyorum...”
Zarifçe yaşamaktan başka derdi olmayan zarif bir yazarın, şairin dilinden dökülür bu nereye gideceğini bilen cümleler. Çok yönlü bir şair-yazar olan Zarifoğlu, eserlerini kendine has çizgilerle kaleme getirmiştir. İlk bakışta zor anlaşılan bir dil ve bazen kolay sanılan fakat kaynağını en derinlerden alan yenilmez bir üslupla edebiyatın ve insanlığın her alanına imza atmıştır. 47 yıllık kısacık bir ömre sığmayan onca alanda savaş veren Zarifoğlu’nu anlatmak, bazen sukut ile eş değerdir…
Eserleri; şiir: Yedi Güzel Adam, İşaret Çocukları, Menziller, Korku ve Yakarış; hikâye: İns, Serçekuş; masal: Ağaçkakanlar, Motorlu Kuş, Yürek Dede ile Padişah, Katıraslan; roman: Savaş Ritinmleri; deneme: Bir Değirmendir Bu Dünya…




HASAN SEYİTHANOĞLU

“Yedincisi ise yazar olmayıp ancak sözü, saatlerce konuşsa bile dinlenebilen, dönemin en önemli sohbetçisi diye bilinen Hasan Seyithanoğlu'dur. Dönemin yenilikçi genç yazar ve şairleri olarak parlamış olan altı imzanın yanında yazar olmayan arkadaşları Hasan Seyithanoğlu da yedinci kurucu olarak yer aldı.” Onun hakkında bildiğimiz yegâne bilgiler bunlardır. Böylesine değerli, kadim ve güzel bir insan hakkında bilgi edinememek acı bir şey. Bir insana kıymet biçmek onun adının sık duyulmasıyla ya da eser vermesiyle illaki örtüşemez. Hasan Seyithanoğlu, âlim bir zat olup ilim meclislerinde Allah kelamı etmiş mübarek bir insandır. Mavera yolculuğunun “hoca”sı da odur. Bu zat da işte bu sebeple “güzel” bir insandır.

ERSİN NAZİF GÜRDOĞAN

1945 yılında Eskişehir’de doğan E.Nazif Gürdoğan çeşitli alanlarda uzmanlaşarak kendini hem ruhi hem de fiziki açıdan olgunluğa ulaştırmış başarılı bir yazarımızdır. Deneyimlerini ve naçizane düşüncelerini duru bir dil ile okuyucularına sunmaya devam ediyor. Şu anda gazete yazarlığı yapan Gürdoğan umut yetiştirmeye devam ediyor. Ömrü boyunca çalışmayı boynunun borcu bilmiş olan dinç yazarımız sayesinde gerçekler bulanıklığından kurtulup iyice netlik kazanıyor. Bilincin doruğundaki “güzel” bir adam daha.
Eserleri: Teknolojinin Ötesi, Kültür ve Sanayileşme, Görünmeyen Üniversite, Kirlenmenin Boyutları, Hicaz’dan Endülüs’e, Zaman’ı Aşan Şehirler, Günler Akarken…

RASİM ÖZDENÖREN

Hikâyeciliği ve denemeleriyle tok ve çok sesli bir yazar olan Rasim Özdenören’i de bilmeyen yoktur. Kahramanmaraşlı Türk Edebiyatçılarındandır kendileri. Değişen, gelişen ya da gerileyen bir zamanda anı yakalamaya çalışan Özdenören olan biteni tüm hakikatiyle gözler önüne seren cesur bir yazardır (halen gazete yazarlığı yapmaktadır). O hayatı okumayı başardığı için her işinde bir incelik, en temiz arzular ve çok çetin savaşları bağrında bulundurur. Çağdaş Türk Hikâyeciliğine yepyeni bir renk olmuş, denemeleriyle de yüreklerde harman eylemiştir. İslam’ın damarlarında dolaştığını hissettiğimiz mübarek adamlardan biri. Emek vermenin müthiş girdabından omzundaki göçebe yüklerle meydana avuçları göğe uzanarak çıkan bir de bu “güzel” adam vardır. O susar, kalemi konuşur daima…
Eserleri: Gül Yetiştiren Adam, Yumurtayı Hangi Ucundan Yemeli, Çapraz İlişkiler, Müslümanca Düşünce Üzerine Denemeler, Yeni Dünya Düzeninin Sefaleti, Çarpılmışlar, Çok Sesli Bir Ölüm, Çözülme, Hastalar ve Işıklar, Yaşadığımız Günler…

ALÂEDDİN ÖZDENÖREN

Rasim Özdenören’in ikizi “güzel” adam olmasın da kim olsun… 2003 yılında kaybettiğimiz bu yazarımız ağır bir kayıptır tüm insanlık için. Daha çok şair kimliğiyle tanıdığımız Özdenören deneme, inceleme ve hatıra alanlarında da eserler vermiştir. Hassas bir lirizm ve sağlam bir üslupla kaleme aldığı şiirlerinde; ölüm, kader, ayrılık, hüzün gibi konular sıkça görülmektedir. Duygunun zirvesinde kendini bulmuş güzel bir insan. O da susunca temelli bir sukut başlar, hayaller yediden yetmişe koşar gider…
Eserleri; şiir: Güneş Donanması, Yalnızlık Gide Gide; deneme: İnsan ve İslam, Batılılaşma Üzerine, Devlet ve İnsan; inceleme: Şiirin Geçitleri; hatıra: Unutulmuşluklar…


kaynak: Adsız Degisi, sayı:7

12 Kasım 2010 Cuma

karmakarışık

söyleyecek ne çok şey var
elim gitmiyor kaleme
kaleme sitemli değilim
tüm sitemim kendime
hangi akla hizmet
hangi gönle setret
hangi kul anlar seni
otur da bir lutfet
...

30 Ekim 2010 Cumartesi

destan niteliğinde

"Hiçi bu kadar düşünürsen hepte halin nice olur..."

10 Ekim 2010 Pazar

üstadın kaleminden..



insan şiiri

birkaç insandan;
biri bir gün
hayalini kurdu
baharat kokulu korkuların
ve düşündü
sokaklarını Üsküdar’ın
her şey uzakken evvel zaman içinde
kalbur saman içinde teselliler
yürek burkan umutlara beraber el verdiler

biri sonra bir gün
anlamak zorunda kaldı gerçeği
özgürlüğün kulvarında esirdi
dağlar yitip gidince
kaf’la kurdu cümlesini
cebinde buruşmuş mendil
sırtında geleceği taşıyan çanta
alıştı zamanla ucunda ölüm olsa da

sonra bir gün biri
buldu sandı yarını
tüketti de sabrını
uzun ağlayışlarıydı
en basiti
dur dedi vav’a elif olmadan
istanbul’a gömüldü daha doğmadan
yanılmıştı ki buldu hakikati
bir yandan da gitmişti gemi
gemisi yoktu rota belli
dağ oldu yetti biri

sonra biri bir gün
yalnızlığa gark edildi
hayli zaman oldu keşfi
oysa gökyüzü şahitti varlığına
yeni bir düzen uğruna
yeni bir dünya kuruldu
eskiye benzemesin diye
yeni konuldu adına
ve geriye kalan yayıldı
bir bir zamana

bir gün sonra biri
dağa yaslandı evet dedi
evet dönmedi, dağ sevindi, didindi
belki korkuydu, belki tehditti
yolcu hoyrat yol çetindi
sonra biri güller derdi
diğeri, adına o dedi
hatalar bazen çıkageldi
dağ ona gerekeni söyledi
and rüyalara sindi!

3 Haziran 2010 Perşembe

KAFİRİN KAFİRİ

Ve israil bir kez daha çıktı tarih sahnesine... Bir kere daha eli kanlı! Ve bir defa daha mazlumları, suçsuz, günahsızları hedef aldı o ancak öldürmeyi bildikleri elleri. Gazze'den alışkın savunmasızları öldürmeye... Filistin'den tecrübeli yalan dolan iftirayla kendini haklı göstermeye!
Ama onu o kafirliğin kafirliğindeki başkanları dahi haklı çıkaramaz, onu onun gibi kanunsuz takılan takımlar bile savunamaz, onu arkasındaki süper güç sanılan Amerika bile kurtaramaz. Sen israil, kendi bomba pimini kendin çektin! Son nefeslerini al, istersen firavun gibi secde et Allah'a! Kar etmez yaptığın her çaba, dilediğin özür... Biz şehit verdik, sen bir kere daha katil oldun! Biz cennete gittik, sen cehennemde dereceni yükselttin! Senin yatacak yerin bile yok. Topraklar bile kabul etmeyecek seni! Her biriniz canınızı verirken milyonlarca can çıkacak içinizden.. Acıyacak göğsünüz, parçalanacak kat kat daha fazla parçaladıklarınızdan... Bunun bedeli ödenmeyecek sanmayın! Bunun intikamı yakındır.
Ey insanlığın en insafsızlığından daha uzak böcek toplumu, bekle bizi beklediğin her yerde ve bekle bizi beklemediğin her yerde!!! Allah, bizle beraber; sen ne halt yersen ye!!!