12 Kasım 2010 Cuma

karmakarışık

söyleyecek ne çok şey var
elim gitmiyor kaleme
kaleme sitemli değilim
tüm sitemim kendime
hangi akla hizmet
hangi gönle setret
hangi kul anlar seni
otur da bir lutfet
...

30 Ekim 2010 Cumartesi

destan niteliğinde

"Hiçi bu kadar düşünürsen hepte halin nice olur..."

10 Ekim 2010 Pazar

üstadın kaleminden..



insan şiiri

birkaç insandan;
biri bir gün
hayalini kurdu
baharat kokulu korkuların
ve düşündü
sokaklarını Üsküdar’ın
her şey uzakken evvel zaman içinde
kalbur saman içinde teselliler
yürek burkan umutlara beraber el verdiler

biri sonra bir gün
anlamak zorunda kaldı gerçeği
özgürlüğün kulvarında esirdi
dağlar yitip gidince
kaf’la kurdu cümlesini
cebinde buruşmuş mendil
sırtında geleceği taşıyan çanta
alıştı zamanla ucunda ölüm olsa da

sonra bir gün biri
buldu sandı yarını
tüketti de sabrını
uzun ağlayışlarıydı
en basiti
dur dedi vav’a elif olmadan
istanbul’a gömüldü daha doğmadan
yanılmıştı ki buldu hakikati
bir yandan da gitmişti gemi
gemisi yoktu rota belli
dağ oldu yetti biri

sonra biri bir gün
yalnızlığa gark edildi
hayli zaman oldu keşfi
oysa gökyüzü şahitti varlığına
yeni bir düzen uğruna
yeni bir dünya kuruldu
eskiye benzemesin diye
yeni konuldu adına
ve geriye kalan yayıldı
bir bir zamana

bir gün sonra biri
dağa yaslandı evet dedi
evet dönmedi, dağ sevindi, didindi
belki korkuydu, belki tehditti
yolcu hoyrat yol çetindi
sonra biri güller derdi
diğeri, adına o dedi
hatalar bazen çıkageldi
dağ ona gerekeni söyledi
and rüyalara sindi!

3 Haziran 2010 Perşembe

KAFİRİN KAFİRİ

Ve israil bir kez daha çıktı tarih sahnesine... Bir kere daha eli kanlı! Ve bir defa daha mazlumları, suçsuz, günahsızları hedef aldı o ancak öldürmeyi bildikleri elleri. Gazze'den alışkın savunmasızları öldürmeye... Filistin'den tecrübeli yalan dolan iftirayla kendini haklı göstermeye!
Ama onu o kafirliğin kafirliğindeki başkanları dahi haklı çıkaramaz, onu onun gibi kanunsuz takılan takımlar bile savunamaz, onu arkasındaki süper güç sanılan Amerika bile kurtaramaz. Sen israil, kendi bomba pimini kendin çektin! Son nefeslerini al, istersen firavun gibi secde et Allah'a! Kar etmez yaptığın her çaba, dilediğin özür... Biz şehit verdik, sen bir kere daha katil oldun! Biz cennete gittik, sen cehennemde dereceni yükselttin! Senin yatacak yerin bile yok. Topraklar bile kabul etmeyecek seni! Her biriniz canınızı verirken milyonlarca can çıkacak içinizden.. Acıyacak göğsünüz, parçalanacak kat kat daha fazla parçaladıklarınızdan... Bunun bedeli ödenmeyecek sanmayın! Bunun intikamı yakındır.
Ey insanlığın en insafsızlığından daha uzak böcek toplumu, bekle bizi beklediğin her yerde ve bekle bizi beklemediğin her yerde!!! Allah, bizle beraber; sen ne halt yersen ye!!!

16 Mayıs 2010 Pazar

anaya sevgi

Kim annesini sevmez ki? Belki vardır sevmeyenler; fakat genel bir kanıyla rahatlıkla söyleyebiliriz ki herkes illaki annesini sever ya da sevmiştir. Anne her toplumda kutsal bir yere sahiptir. Şöyle ki en başta, “Cennet anaların ayakları altındadır.” Herkesçe kabul gören anneliğin yüceliği bazen yolundan sapabiliyor.

Önceden “Allah’ını seversen yapma!”, “Allah’ını seven dokunmasın.”, “Allah’ını seven buraya çöp atmasın!” gibi tabirleri kenara köşeye yazar ya da ağzımızdan düşürmezdik. Çok fazla bir tesiri olmazdı galiba bu tür tehditkâr cümlelerin. Öyle ki, “Sanki ben bunu yaparsam Allah’ımı sevmiyor mu olacağım? Bana ne kardeşim!” deyip yapacağımızı yine yapardık. Şimdi ne olduysa değişen pek çok şeyle yeni yöntemlere gidildi duvar yazılarında. Büyüyen ve ısınan bu şehirde çöp mevzusu oldukça kafa karıştırmakta. Bu yüzden ne kavgalar çıkmakta ne cezalar kesilmekte. Vatandaş, artık bıkmış olacak ki araya artık anneleri sokuyor. “Anasını seven buraya çöp atmasın.” ibaresini kesin çözüm zannediyor. En azından şimdilik işe yarıyor.

Bir beyin fırtınası yaptığımızda “Allah’ını seven…” tabiri daha çok işe yarar diye gözükse de “Anasını seven…” şekildeki tahrik edici sloganlar da son derece başarılı oluyor. Oysaki insanların “Sanki bunu yaparak annemi sevmiyor mu olacağım?” diye sorması gerekiyordu kendi kendine. Anne sevgisi böyle gösteriliyorsa devam edilmeli.

Aslında klişeleşen her şey anlamını yitiriyor olmalı. Yarın öbür gün “anne”nin kullanımı da eskiyecek ve kim bilir yerini neler alacak… Eşini sevenler mi, babasını sevenler mi, çocuğunu sevenler mi yoksa kendini sevenler mi… bilinmez! Şurası gerçek ki, “anne” sözcüğünün yerini alacak kelime daha ağır olamaz; çünkü insanoğlu değişiyor kelimelerle. O an ne ağır gelirse onun hatırına birkaç ay çöp dökmez. Daha sonra belediye ekipleri yine çöp karıştırır, yine ceza keser (eğer bulursa kimin döktüğünü), halktan yine camdan cama “bizim binadan atılmıyor ayol, ben hep şu yan binadan görüyorum” tarzında nefsi müdafaalar, yine sabahın bey vaktinde sessizce çöp dökmeler ve yıllarca böyle devam eden kısır bir döngü. Suçlu kim? Herkes kendine bir bakarsa suç zaten olmaz, suçluya gerek duyulmaz.

Annesini seven lütfen değerli isimleri kendine alet edinmesin ya da Allah’ını seven mi deseydik…