2 Mart 2009 Pazartesi

yaz çıkmazları

YAZ ÇIKMAZLARI

Sevgili Dost,
Demiştim sana: “İnsanoğlu hep böyledir.” diye. Şimdi geldin mi sözüme? Ama dert etme yalnız değilsin…
Düşersin bir çıkmaza sonra düşünür, düşünür, düşünürsün. Bir çözüm bulamazsın belki ama düşün, iyidir, rahatlatır insanı. Birini bulamayınca artık bir şeyler ararsın derdini dinletecek… Duvarlara konuşursun en olmadı. Haykırırsın dağlara taşlara, dağıtırsın etrafı sonradan toplamayı göze almadan bozarsın bütün düzenini. Kimi zaman sabredersin Hz. Eyüp gibi, kimi zaman öfkene hâkim olmak için güçlük çekersin Ömer misali. Bazen Ebu Bekir’in uysallığı çöker üstüne, bazen İbrahim gibi dua edersin Rabb’ine… Bulursun yapacak bir şeyler, her şey olursun; ama bir tek yalnız olmazsın, bilesin.
Koskoca yaz geçti aradan, haklısın dostsuz bıraktım seni. Yalnız olmadığını göstermek istedim yalnız olmayarak. Beni de kimse arayıp sormadı. Birkaç kişi vardı yaşadığımı sanan. Yaşamak artık eskisi gibi değil, can dostum! Her şey ne de çok ve çabuk değişmiş. Alıp başımı gittim bir ara. Bu şehri bensiz, beni de sensiz bırakarak gittim başka diyarlara. Orada da yapamadım ama. Kendimi Yakup Kadri’nin yabanına benzettim. Oysaki aynı mekânda farklı muhteva aranmazdı. Bunu ne ben bildim ne de başkası bildi. Sonra gerisin geriye döndüm buralara. Yine beklemeye başladım belki bir haber gelir birilerinden diye. Ölümden başka pek de haber gelmedi nedense. Öyle zamanlar oldu ki acı habere bile muhtaç kaldık şu âlemde. “Artık ne gelirse gelsin” dedik, gelsin de…
Sevgili Dost,
Anladığım kadarıyla aynı dertten müzdaribiz. Ama boş ver, aldırma. Böyle gelmiş bu dünya böyle gider. Ne yöne gittiği belli olmayan şu gemide cebimize iliştirdiğimiz kırık bir pusulayı ararken elimizdeki sağlam olanı görememişiz. Böyle nereye kadar gideriz, belli değil. Her şey oyuncaklaştı ve herkes kuklalaştı. “İpler kimin elinde peki?” diye sorduğunu duyar gibiyim. Ey dost, bu soruyu soracak en son kişi sensin. Cevabını bildiğin soruları soracağına, ne cevap vereceğin soruları sor kendine. Yanlış anlama, kızmıyorum sana. Can dostum anla beni! Her şeyden işkillenir oldum yine. Zil çalsa korkar oldum kapının ardındakinden, telefon çalsa susar oldum onca söze. Huzuru unuttum artık. Yalvarırım bari sen anla!
Sevgili Dost,
Bazen aklıma geliyor da keşke bir tiyatrocu olsaymışım, diyorum. Başımıza gelecek olanlara hazırlıklı olurduk. Neye nasıl tepki vereceğimizi bilir, ona göre hareket ederdik en azından. Bir tiyatrocu hayatı pek fazla kaale almaz bence. Çünkü her şeyin bir oyun olduğunun farkındadır. Dönen dalavereleri, kurulan oyunları en iyi tiyatrocular bilir. Onlar kadar hayattan olup, onlar gibi hayattan kopuk olmayı nasıl isterdim, bir bilsen… Etiyle kemiğiyle, kanlı-canlı olup aynı zamanda cansızlığın tadını çıkarmak muhteşem olurdu herhalde.
Sevgili Dost,
Ben dönmek üzereyim geldiğim yere. Acele edersen yazmakta, beni bulabilirsin. Ama geç kalırsan da, hiç yazma, seni de bekliyorum gittiğim yere.
Unutma sadece Ahmet Hamdi’nin şiirinde yazlar güzeldir. Ve ancak Yahya Kemal özler hatıralarını yazda:

“Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan.”

Muhabbetle…

1 yorum:

  1. bana sorarsan derim ki;

    sarıyla sıcağın farkı vardır. sarı sıcağın rengidir.
    şiirde kafiyeye önem vermesen daha iyi olur. hatta hiç bakma bile.

    acıyı veya elemi veya kederi veya sevgiyi veya güzelliği hatırlatma tattırmayı denesene birde. bence yazı dilin ağır ve sağlam. şiir dilin aksine biraz daha yüzetsel yada daha naif tarif etmem gerekirse yalın ve hafif. bunu lehine kullanabilirsin. orhan veli nin şiirleri vadır. üçer kelimelik dört satırlık. ama turnayı gözünden yüreğinden vurur...
    yazı dilinde garip bir hava aldım. güzel bir ses var. ama hatırlatmayıp tattırsan daha güzel olur gibime geliyor. dünyada en çok okunan yazılar hikayelerdir. ve onların en çok okunanlarıda -şimdiki zaman kullanılarak yazılanlarıdır. bu gösteriyor ki okurken yaşamak istiyor okuyanlar. bilmiyorum benim sevdiğimde bu.

    "Unutma sadece Ahmet Hamdi’nin şiirinde yazlar güzeldir. Ve ancak Yahya Kemal özler hatıralarını yazda"

    çok iyi:D
    ama güzele giden yolda duraklar "iyi" dir.
    o duraklarda bekleme yapma. gelen otobüslere bin:)

    dip not:

    blogundaki yazıların puntosunu biraz daha büyütebilir misin?

    ...
    bana samimi düşüncelerimi yazabilme fırsatı verdiğin içinb teşekkürler...

    söylememe sebep yazılar, okumaya zahmetin güzelliğindendir...

    YanıtlaSil